25 Temmuz 2015 Cumartesi
Haber
Uzun bir aradan sonra tekrar haber ile ilgili bir yazı yazmak istedim. Urfa'da ikamet etmemizden kaynaklı urfa haber ile ilgili yazı yazmak istedim. Daha önce bahsetmiştim, haber yaparken taraflı olmak; Evet hiç kimse tarafsız olamaz! Fakat taraf seçerken neye göre taraf seçildiği çok önemli zira iki yol vardır birisi hak yol diğeri batıl yoldur. Eğer hak yolda değilsen bilerek yada bilmeyerek batıl tarafta yer alıyorsun demektir. Fakat Güzel memleketim Urfa haber konusunda pek hak veya batıl ayrımı yapmadan parayı veren düdüğü çalar muhabbeti gibi sadece paraya odaklanıyor. kim daha çok para verse onun tarafını tutarak haber yapıyor!... Halk ise artık kim hangi tarafta bilemeden rast gele haberlere bakıyor ve ona göre yönlendiriliyor. Halbuki sadece para güdümlü yapılan habercilik hem haysiyet bakımından hemde inanırlık bakımından oldukça kötü bir imaj vermesi yanında birde bu işin kul hakkı gerçeğini göz önüne almazsak eksik olmuş olur. Çünkü günümüzün en önemli iletişim aracı mutlak surette medyadır; Öyle ki gerek siyasiler olsun gerek dernek vakıf ve kurumlar olsun icraatlarını medya aracılığı ile halka duyuruyor. Dolayısı ile siz bir taraftan bin bir emek verilip yapılan icraatların halkın duymamasına neden olmak sureti ile diğer taraftan az iş yapan ama çok emek vermiş çok iş yapmış görüntüsü içerisinde olan şahıs kurum veya partileri para karşılığı halkın karşısına çıkarmakla kul hakkına girmiş oluyorsunuz! ki inançlı olsun olmasın Urfa'da hatta bütün memlekette (istisnalar hariç) hepimizin en çok korktuğu şey kul hakkına girmektir sanırım. Bu yüzden urfa haber alanında faaliyet gösteren şahıs ve kurumlar daha dikkatli davranmak ve habercilik mesleğini paraya kurban etmemelerini diliyor Hepinizi Allah'a emanet ediyorum
7 Temmuz 2015 Salı
DEMOKRASİ OYUNU
Evet; sevgili dostlar, bir seçimi daha geride bıraktık, iyisi ile kötüsü ile halk sandığa gitti ve tercihini yaptı.
Yaptı, ama nasıl bir tercih? Yapılan tercih neredeyse siyasileri bir birine düşürecek ve ülke kaosa doğru sürüklenecek bir biçimde yapılmış oldu.
Bir tarafta iktidar cenahı halkı tehdit ederek, seçimleri kendi lehine manipüle etmeye çalıştı. Ama gözden kaçırdığı bir şey vardi ki; çok önemli!
Halkımız yufka yüreklidir, ve "ezilmişin arasında ezenin karşısında durur" tezini unutmuşlardı yada kendilerine o kadar güveniyorlardı ki bu durumu görmezden geldiler.
Millet ise onlara küçükte olsa bir uyarıda bulunarak tek başına iktidar olma lüksünü onların elinden aldı.
Diğer yandan ise HDP gerçeği vardı!... HDP nin seçim kampanyasında son derece akıllı bir siyaset izlediğini söylemek mümkün, çünkü güç zehirlenmesi yaşayan iktidarı kendi silahı ile vurdu! ve artık ezilen değil kendine fazla güvenen; Devletin, paranın ve gücün bütün imkanlarını kullanarak, ezen taraf olduğunu hissettirmeye başladığı bir dönemde ezilmişlik politikasını izlemeye başladılar. Halkın karşısına o şekilde çıktılar, örgüt bağlantısını ve radikal söylemlerini bir kenara bırakarak her kesime "yahu oy verelimde bu parti barajın altında kalmasın" söylemini çok fazla yaydılar ki bu söylem mazlumu oynama konusunda oldukça önemli idi. Zira, yurdum insanına elli defa buzdolabından çıkarıp ısıtarak yedirebileceğin tek yemeğin "mazlum" rolü olduğunun farkına vardılar. Sonuç olarak düz üyeden tutun da genel başkanlara kadar kimsenin hayal bile edemeyeceği bir başarı yakaladılar. CHP ve MHP için söyleyecek fazla bir şey yok onlar yıllardan beri olduğu gibi yine yerinde saydılar.
Peki şimdi ne olacak? Olacak şey şu; Seçimlerden önce bir birlerini hayasızca eleştiren liderler bir şekilde tükürdüğünü yalamak zorunda kalacak ve söylemlerini bir tarafa bırakıp nasıl iktidar ortağı olabilirimin hesaplarını yapacak. Nitekim şu an hala o hesaplar yapılmakta.
Buraya kadar normal!... Yani halka gösterilmek istenen kısım olarak her şey normal gibi görünüyor.
Gelelim Buz Dağının görünmeyen yüzüne; Bunu bir soru ile açıklamaya çalışalım, "2015 seçimleri demokratik bir ortamda yapıldı mı?" Bence kesinlikle hayır! Neden hayır dediğimi açıklamam gerekirse,
1- Günümüzün en önemli iletişim kaynağı olan medya parsel parsel edilmiş ve en büyük parsel ise iktidar partisinin payına düşen olarak göze çarpıyor.
2- Devletin bütün kurum kuruluşları adeta bir iktidar partisinin kuruluşu gibi çalışarak hem Devletin tarafsızlık ilkesini açıkça ihlal ettiler hemde itibarını ve inanırlığını yerle bir ettiler.
3- Yurdum insanı çok düşük ücretlere tabi tutarak yardıma muhtaç hale getirilip seçim öncesi çeşitli isimler altında çok cüzi rakamlar vererek özellikle eğitimsiz ve dar gelirli çaresiz duran insanların tercihlerini ipotek altına alması.
4- Önemli sac ayaklardan bir tanesi de Muhalefetin tavrı olarak göze çarpıyor. Muhalefet sanki halk değilde, kendileri kendine muhalefet elbisesini biçmiş gibi bir görüntü içerisinde idiler. Yani AKP dışındaki partiler kendilerine hedef olarak iktidarı değilde mevcut oylarını muhafaza etmek ve mümkünse az biraz arttırıp kendine başarılı olmuş görüntüsü vermek, ki; bu acizliğin en açık göstergesi olarak yeterlidir sanırım.
5- Hali hazırda mecliste olan partilerin aldığı astronomik seçim yardımı (hazine yardımı) bu durum meclis dışında olan siyasi partilere yaşam hakkı tanınmaması anlamına geliyor.
6- Üçüncü Dünya Devletlerinin bile uygulamadan kaldırdığı deokrasinin yüz karası olan yüzde on barajı! Bu ve buna benzer uygulamalar ile demokratik çoğulcu anlayışın önü kesilerek bazı güçlerin dayattığı şekilde halk seçim yaparak Demokrasi düzleminde hareket ettiğini sanıyor!...
Fakat; Öncelikle Demokrasiyi Tanımlamamız gerekirse,
“Demokrasi; halkın kendi kendisini yönetmesi, milli çıkarları istikametinde, kendi huzur ve hürriyeti için, kendi özgür iradesiyle istediği idarecileri seçmesidir.
“demokratur; ise dış güçlerin, medya manipülesiyle, Masonik teşkilatlar ve sivil oluşumlar marifetiyle halkı yönlendirip, işbirlikçi hükümetleri iktidara getirmesi, yani “halkın yönetime alet edilmesidir.”
Bir taraftan yüde on barajı,
Bir taraftan sadece meclis içerisindeki partilere yapılan asronomik hazine yardımları
Bir taraftan işbirlikçi taraflı yayın yapan medya gücü
Bir taraftan sermayenin kudreti
Kısacası insanlar her taraftan kuşatılarak seçime götürülüyor ve önüne en fazla dört seçenek veriliyor. Ölümle korkutulup sıtmaya razı ediliyor. Bunun adına da Demokrasi deniliyor Allah aşkına Günümüzde uygulanan demokrasi mi? yoksa demokratur oyunumu? Varın kararı siz verin.
Halkımız yufka yüreklidir, ve "ezilmişin arasında ezenin karşısında durur" tezini unutmuşlardı yada kendilerine o kadar güveniyorlardı ki bu durumu görmezden geldiler.
Millet ise onlara küçükte olsa bir uyarıda bulunarak tek başına iktidar olma lüksünü onların elinden aldı.
Diğer yandan ise HDP gerçeği vardı!... HDP nin seçim kampanyasında son derece akıllı bir siyaset izlediğini söylemek mümkün, çünkü güç zehirlenmesi yaşayan iktidarı kendi silahı ile vurdu! ve artık ezilen değil kendine fazla güvenen; Devletin, paranın ve gücün bütün imkanlarını kullanarak, ezen taraf olduğunu hissettirmeye başladığı bir dönemde ezilmişlik politikasını izlemeye başladılar. Halkın karşısına o şekilde çıktılar, örgüt bağlantısını ve radikal söylemlerini bir kenara bırakarak her kesime "yahu oy verelimde bu parti barajın altında kalmasın" söylemini çok fazla yaydılar ki bu söylem mazlumu oynama konusunda oldukça önemli idi. Zira, yurdum insanına elli defa buzdolabından çıkarıp ısıtarak yedirebileceğin tek yemeğin "mazlum" rolü olduğunun farkına vardılar. Sonuç olarak düz üyeden tutun da genel başkanlara kadar kimsenin hayal bile edemeyeceği bir başarı yakaladılar. CHP ve MHP için söyleyecek fazla bir şey yok onlar yıllardan beri olduğu gibi yine yerinde saydılar.
Peki şimdi ne olacak? Olacak şey şu; Seçimlerden önce bir birlerini hayasızca eleştiren liderler bir şekilde tükürdüğünü yalamak zorunda kalacak ve söylemlerini bir tarafa bırakıp nasıl iktidar ortağı olabilirimin hesaplarını yapacak. Nitekim şu an hala o hesaplar yapılmakta.
Buraya kadar normal!... Yani halka gösterilmek istenen kısım olarak her şey normal gibi görünüyor.
Gelelim Buz Dağının görünmeyen yüzüne; Bunu bir soru ile açıklamaya çalışalım, "2015 seçimleri demokratik bir ortamda yapıldı mı?" Bence kesinlikle hayır! Neden hayır dediğimi açıklamam gerekirse,
1- Günümüzün en önemli iletişim kaynağı olan medya parsel parsel edilmiş ve en büyük parsel ise iktidar partisinin payına düşen olarak göze çarpıyor.
2- Devletin bütün kurum kuruluşları adeta bir iktidar partisinin kuruluşu gibi çalışarak hem Devletin tarafsızlık ilkesini açıkça ihlal ettiler hemde itibarını ve inanırlığını yerle bir ettiler.
3- Yurdum insanı çok düşük ücretlere tabi tutarak yardıma muhtaç hale getirilip seçim öncesi çeşitli isimler altında çok cüzi rakamlar vererek özellikle eğitimsiz ve dar gelirli çaresiz duran insanların tercihlerini ipotek altına alması.
4- Önemli sac ayaklardan bir tanesi de Muhalefetin tavrı olarak göze çarpıyor. Muhalefet sanki halk değilde, kendileri kendine muhalefet elbisesini biçmiş gibi bir görüntü içerisinde idiler. Yani AKP dışındaki partiler kendilerine hedef olarak iktidarı değilde mevcut oylarını muhafaza etmek ve mümkünse az biraz arttırıp kendine başarılı olmuş görüntüsü vermek, ki; bu acizliğin en açık göstergesi olarak yeterlidir sanırım.
5- Hali hazırda mecliste olan partilerin aldığı astronomik seçim yardımı (hazine yardımı) bu durum meclis dışında olan siyasi partilere yaşam hakkı tanınmaması anlamına geliyor.
6- Üçüncü Dünya Devletlerinin bile uygulamadan kaldırdığı deokrasinin yüz karası olan yüzde on barajı! Bu ve buna benzer uygulamalar ile demokratik çoğulcu anlayışın önü kesilerek bazı güçlerin dayattığı şekilde halk seçim yaparak Demokrasi düzleminde hareket ettiğini sanıyor!...
Fakat; Öncelikle Demokrasiyi Tanımlamamız gerekirse,
“Demokrasi; halkın kendi kendisini yönetmesi, milli çıkarları istikametinde, kendi huzur ve hürriyeti için, kendi özgür iradesiyle istediği idarecileri seçmesidir.
“demokratur; ise dış güçlerin, medya manipülesiyle, Masonik teşkilatlar ve sivil oluşumlar marifetiyle halkı yönlendirip, işbirlikçi hükümetleri iktidara getirmesi, yani “halkın yönetime alet edilmesidir.”
Bir taraftan yüde on barajı,
Bir taraftan sadece meclis içerisindeki partilere yapılan asronomik hazine yardımları
Bir taraftan işbirlikçi taraflı yayın yapan medya gücü
Bir taraftan sermayenin kudreti
Kısacası insanlar her taraftan kuşatılarak seçime götürülüyor ve önüne en fazla dört seçenek veriliyor. Ölümle korkutulup sıtmaya razı ediliyor. Bunun adına da Demokrasi deniliyor Allah aşkına Günümüzde uygulanan demokrasi mi? yoksa demokratur oyunumu? Varın kararı siz verin.
saygılarımla
Salih ŞİPAK
Salih ŞİPAK
Şanlıurfa haber
Şanlıurfa haber ve medya konusunda tam bir keşmekeşlik içerisine düşmüş durumda. bir çok yerel televizyon kanalı ve radyonun yanı sıra birde yerel gazeteler ve internet haber siteleri ile tam bir keşmekeş halini almış durumda.
yeterli denetimin olmayışı ve maliyetlerin düşük olması (özellikle internet haber siteleri) bu alana rağbetin artmasını sağlıyor.
aslında Şanlıurfa'lı vatandaş için çok değişen bir şey yok. yine haber alacağı kanalları pekala iyi seçebiliyor. Ama bir yerde bu gücün kontrol mekanizması olması şartını da unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Birinci şartın ise şanlıurfa haber sektörü mali konuda kayıt altına alınmalı ve sistemlerin nasıl yürüdüğü konusunda devlet bilgi sahibi olmalı. Gerekirse işini dürüst yapan yerel basın desteklenmeli ve büyük sermaye yani patronlara ezdirilmemeli; öyle ki rahat çalışabilsin ve hakiki basın gibi hareket etsin
vesselam!....
yeterli denetimin olmayışı ve maliyetlerin düşük olması (özellikle internet haber siteleri) bu alana rağbetin artmasını sağlıyor.
aslında Şanlıurfa'lı vatandaş için çok değişen bir şey yok. yine haber alacağı kanalları pekala iyi seçebiliyor. Ama bir yerde bu gücün kontrol mekanizması olması şartını da unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Birinci şartın ise şanlıurfa haber sektörü mali konuda kayıt altına alınmalı ve sistemlerin nasıl yürüdüğü konusunda devlet bilgi sahibi olmalı. Gerekirse işini dürüst yapan yerel basın desteklenmeli ve büyük sermaye yani patronlara ezdirilmemeli; öyle ki rahat çalışabilsin ve hakiki basın gibi hareket etsin
vesselam!....
4 Temmuz 2015 Cumartesi
Şanlıurfa
Şanlıurfa kadim tarihi ile ortadoğu ve mezopotamyanın tam göbeğinde gerek göbeklitepe gerek halil ür rahman makamı gerekse eyüp a.s makamı ile hem peygamberler ve sahabeler hemde nemrutlar firaunlar şehridir urfa. Öyle urfa deyip geçmeyin hem çok zordur urfada yaşamak hemde çok güzeldir. Yani kısaca urfalı olmak büyük bir ayrıcalıktır diyebiliriz. Devlet ve belediyelerimiz adeta kıskaca alınmış gibi Urfa'nın her hangi bir yerine bir kazma vursalar altından tarihten izleri silinmek üzere olan ama tarihe derin izler bırakmış olan bir medeniyet hemen beliriveriyor. Tıpkı kesin tarihini bir çok arkeolog tarafından bilinmediği göbeklitepe tapınağı kalıntıları gibi, yada mozaiklere ne dersiniz? Hani şu savaş tanrıçası Hera nın resminin işli olduğu mozaik evet sevgili dostlar.urfa deyince akla ilk tarih gelir kültür gelir insan tarihinin başlangıcı gelir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)